top of page

Merhaba Katia Sofia Hakim ! Davetimi kabul ettiÄŸiniz için teÅŸekkür ederim. Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz ?

 

Merhaba Deniz ! Davetiniz için size teÅŸekkür ederim. Åžair, müzikolog ve Ä°spanyolca’dan edebi çeviriler yapıyorum. Ama bunlar arasında, yüreÄŸime diÄŸerlerine oranla en çok dokunan etkinlik kuÅŸkusuz ki eÄŸitmenlik :  müzik veya edebiyat çalışmaları yoluyla, içinde yaÅŸadığımız vahÅŸi dünyayı anlamak ve dönüÅŸtürmek için öÄŸrencilere dinleme ve okuma anahtarlarını vermek.


Akdeniz Daktilosu’na esas olarak ÅŸiiri farklı ÅŸekillerde ve lezzetli bir sanat harmanına odaklanarak ele alan anlayışı dahil ediyorum. Bu baÄŸlamda müzik ve müzikoloji ile ilgilenen bir ÅŸair olarak ÅŸiirin ses ve müzikle iliÅŸkisini nasıl bir perspektiften görüyorsunuz?
 

Bu lezzetli karışım iÅŸtahımı kabartıyor! Sorunuzda üç unsuru ayırıyorsunuz: ÅŸiir, ses ve müzik. Efsanevi Orpheus figürünü ele alırsak ÅŸiir, ses ve müzik tek ve birdir. Trakyalı ozan, ÅŸair olduÄŸu kadar müzisyendir. Orpheus'un sesine taÅŸları, ormanları canlandırma ve vahÅŸi hayvanları yatıştırma gücü veren bu mükemmel birlikteliktir. Bu anlamda, bir ÅŸiirin büyüsünün ancak ÅŸiirin vücut tarafından, sesle açıklanmasıyla gerçekleÅŸebileceÄŸine inanıyorum. Bu yüzden halka açık yerlerde ÅŸiirsel okumalara baÄŸlıyım. Yazılı ÅŸiir benim için müzik notasıyla aynı deÄŸere sahip. Onu sesiyle hayata geçirmek okuyucu-icracıya kalmıştır.

Sessiz bir ÅŸiir var olabilir mi? Ben öyle düÅŸünmüyorum. Åžiir, dilin ritmi üzerine bir çalışmadan doÄŸmuÅŸtur. Dolayısıyla bu ritim görsel olmadan önce ilk vokaldir. Noktalama iÅŸaretleri, ÅŸiirin mekânsallaÅŸtırılması üzerine yapılan çalışma da ritmik nitelikte bir eserdir. Okuyucunun gözü sayfada noktalanır, yankı, rezonans ve derinlik efektleri üretilir ve hatta çoksesli dokular oluÅŸturulur.

Ritim kavramı, nabzın düzenliliÄŸi olgusuyla yakından baÄŸlantılıdır. Platonik ritmin "harekette düzen" olarak tanımlanması, fizyolojik hareketin düzenleyici iÅŸlevinde ritmi kavrar. Müzik ritmi ve ÅŸiirsel ritim, kalıpların tekrarlanıp çeÅŸitlenmesiyle belirli bir düzenliliÄŸe göre zamanı oluÅŸturur. Estetik zevk, özellikle okuyucu-dinleyicinin sözcüklerin, seslerin, perdelerin, tınıların çeÅŸitliliÄŸinin ötesinde bu düzene sahip olabileceÄŸi sezgisinden kaynaklanmaktadır. Ancak ritim aynı zamanda, dönemsel yapısal kalıplara indirgenemeyen canlı, somut yazı biçimidir. Åžiir ve müziÄŸin ortak yanı, periyodik bir kalıp içindeki düzensizliÄŸi de ifade eden karmaşık bir ritmiklik oluÅŸturmalarıdır. Bu nedenle, bir müziÄŸin veya ÅŸiirin ritmik özünün, belirli bir yapı ile boÅŸluk kurma kapasitesine baÄŸlı olduÄŸunu söyleyeceÄŸiz. Bu ikinci anlama göre, ritim artık "hareketteki düzen" deÄŸil, Baudelaire'i kullanacak olursak "çizgileri deÄŸiÅŸtiren hareket" tir. Ritim böylelikle organize olur, somutlaşır, organiktir.

Kendi içinde ÅŸiirsel metnin müzikal eÅŸliÄŸe ihtiyacı yoktur. Kendi kendine yeterlidir o. Åžiir, bir performansla veya tam bir sanat gösterisiyle karıştırılmamalıdır. Bazen bazı festivallerde ÅŸiir okurken fon müziÄŸi isteyip istemediÄŸim soruluyor. Genellikle müzik, sesi boÄŸma veya dinleyicinin dikkatini metinden uzaklaÅŸtırma eÄŸilimindedir (müzikle rekabet etmek zordur!). Kötü sürprizler yaÅŸamamak için müziÄŸin ÅŸiir okumalarına ara vermesini tercih ederim. Ancak bir zamanlar gitarist Pilar Alonso ile harika bir deneyim yaÅŸadım. Åžiirimi ve yapısını derinlemesine inceledikten sonra, doÄŸrudan metnin ritmik ve melodik profilinden ilham alan müzikal noktalamaları, anlatıcı olarak nitelendirilebilecek bir tarzda doÄŸaçlama yapabildi. DoÄŸaçlama tarzı ÅŸiir söyleme tarzımı deÄŸiÅŸtirdi. Åžiiri müziÄŸe dönüÅŸtürmek baÅŸka bir ÅŸeydir: ÅŸiir daha sonra bir melodi veya ÅŸarkıya dönüÅŸür ve sonra baÅŸka bir boyut kazanır.

 

Åžiirleriniz sessizlik içinde çığlığı açığa çıkarmak için yazılmış izlenimi veriyor. Bunu "Tuzveren", "Yirmi dokuz" gibi ÅŸiirlerinizde görebiliyoruz. Sizi sessizce "asıl sesi" çıkarmaya çalışan bir ÅŸair olarak deÄŸerlendirebilir miyiz? Bu, bir teknik meselesi olduÄŸu kadar, müziÄŸe duyarlılığın neden olduÄŸu bir içgüdü olduÄŸu izlenimini de veriyor. Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?
 

Kendi sözleriniz hakkında konuÅŸmak her zaman zordur. "Tuzveren" bir kuÄŸu ÅŸarkısıdır, ancak ampul üzerinde yanan kaba bir böceÄŸin yorumlamasıdır. Sahne, geceleri bir yatak odasının sessiz mahremiyetinde gerçekleÅŸir. Böcek, yazmak için fazla meÅŸgul olan ince bir figürün kayıtsızlığı karşısında alev alev yanan bir tanrılaÅŸma içinde ölür. "Yirmi dokuz" ise, iÅŸten sonra akÅŸam eve dönen genç bir kadının sessiz yolculuÄŸu. "Sessizce haykırmaktan" bahsediyorsunuz. Haykırış, hem dışımızda, hem de dilden azade gerçekleÅŸen yürekten bir ortaya çıkma halidir. Her iki metinde de sessizlik, bir çığlığın delip geçtiÄŸi bir fon perdesi deÄŸildir. Onun haykırmasını saÄŸlayan, kışkırtan sessizliktir.

“Asıl ses” tabiriniz bana kendiliÄŸinden Schoenberg’in, ya da Webern’in partisyonlarındaki Hauptstim ve Nebenstim emarelerini düÅŸündürdü. “Teknik” bir ÅŸair formasyonum yoksa da, buna karşılık müzisyen tekniÄŸine iliÅŸkin bir formasyonum bulunuyor. Åžiirsel yazılarımda, bu formasyondan bilinçli ya da bilinçdışı bir ÅŸekilde ciddi anlamda etkileniyorum. Burada müziÄŸe karşı içgüdü ya da duyarlılıktan mı bahsedeceÄŸim bilmiyorum, ama daha fazla alışkanlık ve aÅŸinalıktan bahsedeceÄŸim müzik diline özgü tekniklerle.
 

Özellikle her iki konuyu da iyi anladığınız için sormak isterim. Åžiir ve müzik, Türk kültüründe her zaman çok geniÅŸ ve ayrıcalıklı bir sinerji olmuÅŸtur. Fransız ve Lübnan kültürüne bakıldığında, tarihten bu yana ÅŸiir ve müzik bileÅŸimi hangi aÅŸamalardan geçti?
 

Daha önce Trakya'nın konseri Orpheus'un figüründen bahsetmiÅŸtim. Trakya'nın bir kısmının günümüz Türkiye'sinde yer aldığını bilmek gerekir. Dolayısıyla bu konunun Türk kültüründe ne kadar önemli olduÄŸunu tahmin edebiliyorum. Sadece Fransız ve Lübnan kültürlerine yoÄŸunlaÅŸmak bana zor geliyor, Avrupa'da, Akdeniz'de o kadar çok kültür alışveriÅŸi olmuÅŸtur ki, ÅŸiir ve müzik iliÅŸkisi üzerine ansiklopedi yazmaya yeter de artar bile. Bu iliÅŸkiler her zaman uyumlu olmamıştır. Batı müziÄŸi tarihi boyunca bu konuda birçok çekiÅŸme yaÅŸandığına dikkat edilmelidir: prima la parola (önce söz mü) o prima la musica (yoksa önce müzik mi)? Bu çekiÅŸmelerin, besteci ve ÅŸairleri bir dil bulmaya, müzik ve ÅŸiiri perspektife koyan önermeler aramaya itme noktasında ilgisi bulunuyor: figüralizm, recitar cantando, stile recitativo, Sprechgesang, vb. Bu, tükenmez bir ilham kaynağıdır. Åžairlerin ve bestecilerin her zaman bulacakları yeni diller olacaktır. Bu konuda sizleri Laure Gauthier tarafından yönetilen ve remue.net sitesinde (https://remue.net/poesie-et-musique) yayınlanan "Åžiir ve bugün müzik" dosyasını okumaya davet ediyorum.

​

KomÅŸu coÄŸrafyalarda farklı dillere çevrilmiÅŸ ve farklı kültürlerde ifade edilebilecek ÅŸiirleriniz var. Kültürlerarası geçiÅŸ açısından Akdeniz kültürünün birbirine yabancı ÅŸiirsel gelenekler için birleÅŸtirici bir role sahip olduÄŸunu düÅŸünüyor musunuz?
 

DoÄŸu ve Batı olmak üzere farklı kültürlerden gelen, kimlik ve diyalog meselsi benim merkezimde yer alıyor. Anne ve baba tarafım art arda birkaç sürgün yaÅŸadı. Atlantik Okyanusu kıyılarında doÄŸdum, ancak biyolojik kökenlerim veya okumalarım yoluyla Akdeniz kültürüne de dalmış durumdayım. Akdeniz kültürünü tanımlamam istenseydi başım büyük belada olurdu. KendiliÄŸinden, gezinin bu Akdeniz kültürel kimliÄŸinin ayrılmaz bir parçası olduÄŸunu söyleyebilirim. Akdeniz kültürünün birleÅŸtirici bir rolü varsa, bunun nedeni biz ÅŸairlerin ve sanatçıların bu kültürü birlikte inÅŸa etme ve paylaÅŸma iradesine sahip olmamızdır. Bir kültür, bir kimlik zaman içinde donmaz, katılaÅŸmaz. Sürekli bir dönüÅŸüm içindedir, deÄŸiÅŸimler ve diyaloglarla beslenir. Daha önce "ses"ten söz etmiÅŸtik: Kendi başına bir yazar olan çevirmenin sesi olmadan ÅŸiirim farklı kültürlerde ifade edilemezdi. Bugün bile tercümanın iÅŸi tam olarak kabul edilmiyor. Ancak çevirmen, sizin “kültürlerarası geçiÅŸ” olarak adlandırdığınız süreçte anahtar kiÅŸidir.

​

Åžiirsel üretkenliÄŸin yanı sıra, örgütsel olarak aktif bir ÅŸairsiniz. Lübnan Diaspora Enerjisinin (LDE) Avrupa'daki ilk baskısını sundunuz. Bu ve benzeri çalışmalardan biraz daha bahseder misiniz?
 

Bir ÅŸair olarak, sanatçıların kent içinde, “polis” içindeki yerine sahip çıkmak benim için önemli. Bu nedenle düzenli olarak kültürel, eÄŸitimsel veya bilimsel etkinliklere iliÅŸkin organizasyonlara katılıyorum. Diplomasiyle de ilgileniyordum. Lübnan Diaspora Enerjisi, Lübnan DışiÅŸleri Bakanı tarafından Paris'te düzenlenen diplomatik bir etkinlikti. Benim rolüm günün sonunda oldukça basitti: açılış konuÅŸmasını yazmak, çeÅŸitli Fransız ve Lübnanlı siyasi kiÅŸiliklerin sunumunu yapmak, ardından bir münazarayı yönetmek. Bana tamamen yabancı olan, siyaset, büyük iÅŸ dünyası ve finans dünyasında bulunmak benim için hayli ilginçti. Bir ÅŸair olarak konumum çok rahattı: O gün büyük oynayan diÄŸer insanların aksine, her ÅŸeyi çok fazla tarafsızlıkla izledim. Bazen, dekorun genel görünümünde baÅŸarılı olan güzel bir obje gibi görüldüÄŸümü hissettim. Fakat bu, etrafımda olup biteni daha yakından gözlemlememi saÄŸladı. Jestlerini izledim, seslerinin tonunu, kıyafetlerini, saç stillerini, yemek yeme ÅŸekillerini, yürümelerini, baÅŸkalarına ve özellikle kadınlara hitap etmelerini analiz ettim, ama organizatörler hala neyin peÅŸindelerdi? Kısacası, beni mükemmel bir ahlakçı yapacak tüm malzemelerin. Bu konuda sizleri Les Caractères de La Bruyère'de ("De la Cour", 19, V) Cimon ve Clitandre'ın açıklamasını okumaya davet ediyorum :  https://fr.wikisource.org/wiki/Page:La_Bruy%C3%A8re_-_Les_Caract%C3%A8res,_Flammarion,_1880.djvu/175


Yanıtlarınız için teÅŸekkür ederim. Son olarak, Akdeniz Daktilosu’nun Türk ve Fransız okuyucularına neler söylemek istersiniz?
 

Ekranlarınızdaki mavi ışığa raÄŸmen bunu okumaya zaman ayırdığınız için teÅŸekkür ederiz. Akdeniz Daktilosu okurlarıyla tanışmak, onlarla iki dilde ÅŸiir paylaÅŸmak, bir kadehi, öÄŸünü paylaÅŸmak ve Truva harabeleri üzerindeki Hisarlık'a gitmek için Türkiye'ye gelmek istiyorum.

K

A

T

I

A

​

S

O

F

I

A

​

H

A

K

IM

Story-Katia-Sofia-CatalyzHer-1.jpg
bottom of page