top of page

Merhaba sevgili Nazif Uslu, öncelikle davetimi kabul ettiÄŸiniz için teÅŸekkür ederim. Ä°lk olarak bize kendinizi daha yakından tanıtabilir misiniz?
 

   Merhaba sevgili Deniz. Ben Makedonya’dan Ä°stanbul’a göç etmiÅŸ bir ailenin ferdi olarak, 1963 yılında Ä°stanbul’da dünyaya geldim. Her göçte olduÄŸu gibi büyük zorluklarla bir yaÅŸam kurmaya çalışmış emekçi bir ailenin ortanca oÄŸluyum. Benden büyükler Üsküp’te, ben ve sonrakiler ise Ä°stanbul’da dünyaya geldi. Benim yaÅŸ grubum iki yüzyılı bir arada yaÅŸayan, gaz lambasından uzay teknolojisinin en üst seviyesini gören, bunlar arasında kuÅŸaklar arası çatışmanın en üst seviyesini yaÅŸamış bir kuÅŸaktır.  GençliÄŸin,  68 Özgürlük hareketinden beslenen en üst siyasal çatışmalarını yaÅŸadım ve bizzat bu eylemlerin içinde yer aldım. 12 Eylül faÅŸist askeri darbesi ile de tutuklamalardan, iÅŸkencelerden geçmiÅŸ bir kuÅŸağın bir bireyiyim. Lise yıllarımda müzik ve tiyatroyla tanıştım. Dönemin halkevlerinde çocuk korosunda ve daha sonra tiyatro çalışmalarının içerisinde bulundum. Siyasal kavgaların çok yoÄŸun yaÅŸandığı dönemlerde sanatsal çalışmalarımız her ne kadar kesintiye uÄŸradıysa da, üniversite yıllarında tekrar baÅŸladı. Felsefe öÄŸrencisi olduÄŸumda ne iÅŸ yapacağıma karar vermem gerekiyordu. Ya bir okulda öÄŸretmen olacaktım, ya da düÅŸündüÄŸüm gibi yaÅŸamanın bir yolunu bulacaktım. Ben düÅŸündüÄŸüm gibi yaÅŸamanın yolunu tiyatro yapmakta buldum. Çünkü yaÅŸama, insana, yani topluma söylemek istediÄŸim sözlerim vardı. Ä°nandığım ve paylaÅŸmak istediÄŸim bir yaÅŸam kültürüne sahiptim. Zaten söylemek istediÄŸi sözü olmayanların tiyatro sahnesinde yer almaması gerektiÄŸine inananlardanım. Tiyatroyu profesyonelce yapmak için eÄŸitimler aldım.  Yaklaşık kırk yıldır tiyatro sanatı ile uÄŸraşıyorum. Tiyatronun her alanında emeÄŸim var.  Yazmak, yönetmek, rol almak… Dekorundan müziÄŸine kadar her aÅŸamada bulundum. Zaten bir yönetmenin ciddi anlamda diÄŸer sanat dallarıyla iliÅŸkili olması gerekir. Bir çok sinema filminde, dizilerde oyuncu olarak rol aldım.Tabii bu iÅŸin bir baÅŸka koÅŸulu da, bu iÅŸlerle uÄŸraÅŸan kiÅŸilerin bir dünya görüÅŸüne sahip olmasıdır. Mesleki anlamda birçok meslek örgütünün kurucu üyesi olarak yöneticiliÄŸini yaptım.  Çünkü alanımızdaki sorunlar çok büyük. Biz Türkiye’deki tiyatro sanatçıları olarak daha mesleki tanımlamaları bile yapamıyoruz. Bu nedenle mesleki örgütlenmelerde bunun mücadelesini de veriyoruz. Yani kendimi kısaca tanımlamaya çalışırsam, ben bir “düÅŸbaz”ım. DüÅŸ kurarım ve kurduÄŸum düÅŸleri gerçekleÅŸtirmek için yola koyulurum.  KurduÄŸum düÅŸleri tüm toplumla paylaÅŸmak ise en büyük arzumdur.  YürüdüÄŸüm yolda çok düÅŸtüm. Ama hiç düÅŸtüÄŸüm yerde kendimi bırakmadım. Yeniden ayaÄŸa kalkıp yeni düÅŸler kurdum. Ve kurduÄŸum bu güzel düÅŸleri herkesle paylaÅŸmak için var gücümle çalıştım. Hala çalışıp paylaÅŸmaya devam ediyorum. 

 
   Nazif Uslu’nun Tiyatrosu: Mask-Kara Tiyatrosu, asla düÅŸ kurmaktan vazgeçmeyenlerin tiyatrosudur.

 

Kurucu Genel Sanat Yönetmeni olarak görev yaptığınız Mask-Kara Tiyatrosu, 1994’ten beri yaÅŸamına devam ediyor. Ä°çinde “Salpa”, “Kuraklık ve Yalan” gibi birçok oyunu sahnelediniz. Mask-Kara Tiyatrosu’nu yaÅŸatan, onu ayakta tutan en büyük itici güç nedir sizin için?
 

   Aslında ilk soruyu yanıtlarken bu sorunun yanıtından da biraz bahsetmiÅŸ oldum. Mask-Kara Tiyatrosu “asla düÅŸ kurmaktan vazgeçmeyenlerin tiyatrosu”dur.  Mask-Kara Tiyatrosu’nu kurduÄŸum yıllarda ilk oyunumuz.  Dario Fo’nun yazdığı “ Bir AnarÅŸistin Kaza Sonucu Ölümü” idi.  Oyunu sahneye koyduÄŸumuzda çok hızlı bir ÅŸekilde tüm ülkede tanındık.  Daha ilk yılımızda Türkiye’de popüler tiyatrolar arasında yerimizi aldık.  Görsel ve yazılı basın tiyatromuza çok ilgi gösterdi. Özellikle tiyatro seyircisi, konvansiyonel tiyatronun dışında baÅŸka bir tiyatronun varlığını gördü.  Tiyatro anlayışımız rejimizi de belirlediÄŸi için, tiyatroya yeni bir bakış getirdik.  Konvansiyonel, statik bir sanat kültürünün dışına çıkmıştık.  Var olan tiyatro anlayışından bıkmış ve salonları terk etmiÅŸ seyirciei yeniden tiyatroyu sevdirmiÅŸ olduk. Yüzlerce kiÅŸiden ÅŸu cümleleri duyduk. ‘ Bizlere tiyatroyu yeniden sevdirdiniz.  Var olan oyunlardan bıkmıştık. Uzun zamandır tiyatroya gitmiyorduk. Sizin sayenizde yeniden tiyatroya kavuÅŸtuk’. Mask-Kara Tiyatrosu’nun bu güçlü çıkışı tabii ki tesadüf deÄŸildi. Bizler de o seyirciler gibi düÅŸünüyorduk ve yılların birikimine sahiptik.  Birikimlerimiz üretime dönüÅŸtüÄŸü zaman neredeyse toplumun tüm kesimiyle buluÅŸtuk. Daha sonraki çalışmalarımız, oyunlarımızda hep aynı çizginin devam etmesi üzerineydi. Mask-Kara Tiyatrosu 27 yıl önce kurulduÄŸu günkü heyecanıyla oyunlarını sergilemeye devam ediyor. Tabii bu süreçte Mask-Kara Tiyatrosu ciddi anlamda bir okul oldu. Tiyatro sanatına çok ciddi hizmetler etti. Tiyatronun farklı kademelerinde görev alan birçok kiÅŸiyi yetiÅŸtirdi. Bünyesinde oyun yazarları çıkardı. Onların oyunlarını da sahneye koydu. Akademisyenler yetiÅŸtirdi. Tüm bunların yanı sıra,  baÅŸta Ä°stanbul olmak üzere festivaller düzenledi. Ülkenin birçok yerinde festival yapan meslektaÅŸlarımıza danışmanlık yaptık, daha baÅŸarılı festivaller düzenlemesine katkılar sunduk.   “nerede bir tiyatro varsa, Tiyatro Gazetesi oradadır” ilkesiyle 13 yıldır yayın hayatını kesintisiz olarak yayın yapan Tiyatro Gazetesi’ni yayımladık. Ülkenin her yerinde tiyatro yapanları görünür kıldık. Onların sesi soluÄŸu olduk ve olmaya devam ediyoruz.  BaÅŸta tiyatro eserleri olmak üzere tüm edebi yayınları kitaplaÅŸtıran Dramatik Yayınevi’ni hayata geçirdik. Yüzlerce yazarın eserini kitap olarak basımını gerçekleÅŸtirdik ve okuyucusuyla buluÅŸturduk.  2021 yılı Mayıs ayında yedincisini gerçekleÅŸtireceÄŸimiz Uluslararası Anadolu Tiyatro Ödülleri’ni hayata geçirdik. Mask-Kara Tiyatrosu, Ä°stanbul’daki 240 Koltuklu mütevazı sahnesinde oyunlarını çalışırken yukarıda bahsettiÄŸim iÅŸleri de yapıyor.


Yalnızca sahnelediÄŸiniz oyunlarla ilgili konuÅŸursak, bu söyleÅŸinin eksik kalacağını düÅŸünüyorum. KonuÅŸtuÄŸumuz sanatsal iÅŸlerin dışında, alanında ÅŸu anda Türkiye için bir “referans” görevi gören Tiyatro Gazetesi’ni de yayımlıyorsunuz. Bu düÅŸünce nereden çıktı? Tiyatro Gazetesi ile ilgili neler söylemek istersiniz?

​

   Tiyatro Gazetesi, benim gerçekleÅŸtirmek istediÄŸim düÅŸlerimden biriydi. Nedeni ise ÅŸudur: ülkenin her yerinde tiyatro yapılıyordu, ama bunlar görünmüyordu. Bırakın Anadolu’yu, sanatın merkezi olan Ä°stanbul da bile banliyö sayılabilecek bir bölgede tiyatro yapıyor olsanız bile görünür deÄŸildiniz. Bu nedenle görülmeyeni göstermek, onların sesi soluÄŸu olacak bir araç gerekiyordu. Bunun adı da Tiyatro Gazetesi olarak ortaya çıktı. Tiyatro Gazetesi ilk çıktığı zaman Anadolu’dan önce Ä°stanbul’da çok raÄŸbet gördü. Daha sonra, yavaÅŸ yavaÅŸ Ä°stanbul dışına taÅŸmaya baÅŸladı. Ülkenin birçok kentinde gönüllü temsilcilikler kurmaya baÅŸladık. Åžu an kırk ilde temsilciliÄŸimiz var. 81 ili olan ülkemizin altmış beÅŸ ilinde aktif iliÅŸkimiz ve satışımız bulunuyor. Sanatın merkezi Ä°stanbul’da, kibirli insanlarla dolu bir kentte yaÅŸayan sanat üreticilerimiz, Tiyatro Gazetesi sayesinde bugün ülkenin her yerinde tiyatro yapıldığını gördü, öÄŸrendi. Ve onlar da artık konuÅŸurken “Anadolu Tiyatrosu” tanımlamasını cümle içinde kullanmaya baÅŸladı. Burada hiç mütevazı olmayacağım. Bunu saÄŸlayan Tiyatro Gazetesi’dir. Tiyatro Gazetesi her ay düzenli çıkan bir meslek yayın organıdır. BeÅŸ bin tirajı vardır. Kitapevlerinde, temsilciliklerimiz aracılığıyla satılmaktadır. Abonelik sitemi vardır. Son bir yıldır da Tiyatro Gazetesi için dijital ortamda, e- gazete aboneliÄŸi baÅŸlatıldı. Özellikle yurtdışı temsilciliklerimiz ve okuyucularımızın talebiyle oluÅŸtu. www.tiyatrogazetesi.netadresinde cüzi bir miktar karşılığı abone olup tüm haber ve köÅŸe yazılarımızı dünyanın her yerinden sıcağı sıcağına okuyabiliyorlar. Tiyatro Gazetesi’nin hedefini, ilkesi açığa çıkarıyor aslında. Orada olmak için çalışıyor, daha fazla tiyatronun haberini yapmak ve daha fazlaokuyucuya ulaÅŸmak, gazete aracılığıyla ülkenin her yerinden ortaya çıkardığımız meslektaÅŸlarımızı daha etkili görünür kılmak amacıyla Anadolu Tiyatro Ödülleri kurumunu oluÅŸturduk.Türkiye’de ülke bazında ödül veren tek kurumuz. Son iki yıldır yurtdışına da taÅŸtık. Kurulun kararıyla, uluslararası bir kimliÄŸe büründük. Ve bu ödül, “Tiyatro Gazetesi Uluslararası Anadolu Tiyatro Ödülleri” adını aldı. Kısacası Tiyatro Gazetesi’nin tiyatro sanatı adına sunduÄŸu katkılar uluslararası bir kimlikle devam ediyor. Ä°lerleyen süreçlerde de çok deÄŸiÅŸik bir biçim almaya, yeni projeler üretmeye aday bir yayın organına sahibiz.

​

DüzenlediÄŸiniz Uluslararası Anadolu Tiyatro Ödülleri'nden biraz bahsedebilir misiniz?


   Tiyatro Sanatı adına gerçekten emek verenleri bulup ortaya çıkarmak ve onları baÅŸarılarından dolayı kutlamak gerekiyor. Tiyatro Gazetesi ve ödül kurumu bunu eÅŸgüdümlü bir ÅŸekilde saÄŸlamış oldu. Haber etkinlikleri ile sanatçıların tanıtımını yapıyor ve kaliteli olanları ödüllendiriyor.  Bizim merkezimiz Ä°stanbul olduÄŸu için, ödül törenini de özellikle Ä°stanbul’da gerçekleÅŸtiriyoruz.  Çünkü Anadolu’da tiyatro yapan meslektaÅŸlarımız sanatın merkezi olan Ä°stanbul tarafından hep ötekileÅŸtirilmiÅŸ. Onların Ä°stanbul’da ödül alma duygusu bambaÅŸka. “Ä°stanbul’a geldim ve onu yendim” duygusu çok hakim.  Tabii bu yıllarca onların itilmiÅŸ, hor görülmüÅŸ, ötekileÅŸtirilmiÅŸ olmasından kaynaklanıyor. Ama biz, Tiyatro Gazetesi ve ödül kurumumuzla bu sorunu aÅŸtık. Mesafeleri ortadan kaldırdık. Bu konuda çok baÅŸarılı bir iÅŸ yaptık. Bunu tiyatro camiasında herkes görüyor, biliyor ve takdir ediyor. ÖrneÄŸin bu yıl 10 farklı ülkeden ve Türkiye’den 27 kentte tiyatro yapanları ödüllendireceÄŸiz. Aralık 2020’de yapacağımız ödül törenini pandemi nedeniyle 17 Mayıs 2021 tarihinde yapacağız. Yine birçok deÄŸerli tiyatro sanatçısı, kurum ve kuruluÅŸlar ödüllerini almak için Ä°stanbul’a gelecek. Bizler ve tüm meslektaÅŸlarımız, aynı zamanda hasret gidermiÅŸ olacağız. Bu ödüller bizi, mesleÄŸimizi daha iyi yapabilmemiz adına motive ediyor .Bu nedenle çok önemli bir iÅŸlev görüyor ödüller.

Yerel deÄŸerlerden oldukça iyi beslenen, bununla birlikte tiyatro sanatı ve kültürünün evrensel yörüngesini izleyen bir anlayışınız var. DüzenlediÄŸiniz uluslararası tiyatro festivalleri bunun en açık örneÄŸi. Sanat için “yerellik” ve “evrensellik” kavramlarında, durduÄŸunuz yer açısından sizin bakış açınız nedir?


 

   Yerel deÄŸerler, sizin kendi kültürünüzün toplamıdır aslında. BeÄŸenmediÄŸiniz düÅŸünce ve davranış biçimlerini istediÄŸiniz kadar reddedebilirsiniz, ancak yine de davranışlarınızda zaman zaman bunu görürsünüz, eÄŸer kendinizi eleÅŸtirmeye açık biriyseniz. Öyle bir an gelir ki, felsefi olarak kabul etmediÄŸiniz ÅŸeyleri uyguladığınızı fark edersiniz. Ä°nsana ait olan ÅŸeyler bana asla yabancı deÄŸildir. Çünkü aynı topraktan besleniriz. Bizim, ayrışma sürecimizin baÅŸladığı yerlere bakmamız gerekir aslında. Entelektüel sürecimizdir bunun tanımı. Bizler, demokratik kültürün geliÅŸmesinden yanayız. Bu da kentli olmaktan geçer. Çünkü kent kültürü deÄŸiÅŸkendir. Yaratıcıdır. Yani demokratiktir. Kırsal kültür ise atıldır. DeÄŸiÅŸmez. Çünkü statükocudur. Bizler yerküresel, yani evrensel kültürün binyıllarca damıtılarak bugüne gelmiÅŸ güzel deÄŸerlerini de görmek, onları alıp iÅŸleme çabasını göstermek zorundayız. Kendi alanızdan örnek vermem gerekirse, ulusal bazda yaptığımız tiyatro sanatı bize ait deÄŸil. Ama biz tiyatro yapıyoruz. Bizim yerel deÄŸerlerimizde oyun vardır, tiyatro deÄŸil. Oyun kavramı çok daha olanaklıdır bizim yaptığımız iÅŸte. Tiyatro bir disiplin sanatıdır aynı zamanda. Yöntem gerektirir. Biz kendi modernleÅŸme sürecimizde yöntemlerin üzerinde durmaya baÅŸladık. Bizim oyun kültürümüz ve oyunculuk alanımız sınırsızdır. Köy seyirlik oyunlarımız, gölge oyunlarımızdan tutun, oyun denilebilecek tüm alan katılıma açık, hazır cevaplığı ve güçlü bir söz daÄŸarcığına sahip olmayı gerektiren bir iÅŸtir. Tabii en önemlisi de, oyunlarımızın katılıma açık olmasıdır. Tiyatro gibi çerçeve çizilmiÅŸ deÄŸildir, sınırları yoktur. Günümüzde Dünya tiyatrosu da oyunun, oyunculuÄŸun sınırsızlığına yönelmiÅŸtir. Bizde zaten hep var olan bir ÅŸeydir bu. Bunun farkına varan oyuncu doÄŸallığıyla çok baÅŸarılı olma ÅŸansına da sahiptir. Bu nedenle ülkemizde çok deÄŸerli, baÅŸarılı oyuncular bulunmakta. En büyük ÅŸansızlığı, sektörel anlamda rekabet gücünün çok düÅŸük olması. Akademilerimizin dünya ile yarışabilecek donanımda insan yetiÅŸtirememesi de söz konusu.  Uluslararası kültürlerle buluÅŸmamız, onların deneyimlerinden ve içeriklerinden yararlanmamız çok önemlidir.  Çok açık ifade etmem gerekirse, donanım eksikliÄŸimiz çok fazla. ÖrneÄŸin bir oyuncu, farklı dilleri çok iyi bilmeli. MüziÄŸi, dansı, beden dilini ustaca kullanabileceÄŸi kadar akrobasi bilmeli. Ülkemizde bu tarz yetiÅŸmiÅŸ insan maalesef ki yok denecek kadar az. Aslında mayamız çok güçlü fakat onu kullanabilecek yöntemden ve bilimden yoksunuz. Tüm bu nedenlerden dolayı uluslararası festivaller çok önemli. Ä°yi tarafımızı fark etmek, eksik yanlarımız görmek açısından, bunun direkt karşılıklı bir eÄŸitim rolü oynadığını düÅŸünüyorum. Biz de buna katkı sunmak adına elimizden gelen çabayı göstermeye hizmet eden iÅŸler yapmaya çalışıyoruz. Söylemeden geçemeyeceÄŸim bir ÅŸey de ÅŸudur:  batı toplumları neredeyse bütün hikayelerini tüketmiÅŸ durumda. Bu nedenle dijital, bilimkurgu öykülere yöneliyor. Bu hem çok önemli hem de sorunlu bir durum. Ä°nsani özelliklere geri dönmenin önüne geçecek deÄŸerler bizde hala çok fazla. Bizler, kullanılamayan binlerce öyküye sahip bir toplumuz. Fakat sanat alnında Nihilizm bizim topraklarımızda maalesef hala devam ediyor.

Usta bir tiyatrocu olduÄŸunuz için bu soruyu özellikle sormak isterim: tiyatro sanatının, edebiyatından en çok hangi türüyle iliÅŸkilendirilebilir olduÄŸunu düÅŸünüyorsunuz? Akla ilk bakışta öykü ve roman gelse bile, özellikle ÅŸiirin tiyatro ile iliÅŸkisi hakkında görüÅŸleriniz nelerdir?

 

   Åžiir tiyatronun vazgeçemeyeceÄŸi bir alandır. Dilin estetiÄŸini yok sayabilir misiniz? Åžiirin sözün yetersizliÄŸine bir baÅŸkaldırı sanatı olduÄŸunu düÅŸünürüm. Cemal Süreyya’nın Üvercinka’sı buna en somut örnektir. Nazım Hikmet baÅŸta olmak üzere, Cemal Süreya, Orhan Veli, Can Yücel ve daha birçok ÅŸairimizin ÅŸiirleri tiyatro sahnelerinde hayat bulmuÅŸ ve bulmaya devam edecek. Soyfer, Lorka, Mayakovski, Neruda gibi deÄŸerli ÅŸairlerin de ÅŸiirleri sahnelerimizde defalarca tiyatro oyunu olarak sergilendi. Hatta benim ilk rejim diyebileceÄŸim oyun, ÅŸair Ayten Mutlu’nun ÅŸiirlerinden kolaj yaparak sahneye taşıdığım “Ben Kadınım” oyundur. Üzerinden tam 32 yıl geçti. Bazı ÅŸairlerimizin ÅŸiirlerini de sahneye taşımayı düÅŸünmüÅŸtüm ama buna pek fırsat bulamadım. Tabii hepsi kafamda bir proje olarak duruyor. Bir gün mutlaka sahneye taşıyacağım. Åžiirle tiyatro aynı makûs talihi yaÅŸamaktadır. Herkes kendini oyuncu gibi görür ama tiyatroya gitmez, kitap okumaz. Herkes ÅŸiir yazar ama okumaz. Åžiir ve tiyatro kitapları ülkemde en az satın alınanlardır.

​

Yanıtlarınız için teÅŸekkür ederim. Son olarak Akdeniz Daktilosu’nun Türk ve Fransız okuyucuları için neler söylemek istersiniz?

   Okuldaki yabancı dilim Fransızca idi. O koÅŸullarda okul boykotları bitmek bilmezdi. Bu nedenle bu dili öÄŸrenemedim. Ä°çimde ukde kalan bir ÅŸeydi. Fransızca çok beÄŸendiÄŸim bir dildir. Çok estetik bir dil olduÄŸu için bu dili hep sevmiÅŸimdir. Ä°stanbul’da bana misafir gelen dostlarımı hep Fransız Kültür Merkezi kafeteryasında ağırlarım. Fransız edebiyatı yapıtlarını çok okudum. Bir gün okuduÄŸum öykülerin geçtiÄŸi yerleri gezip görmek isterim. Moliere’in Tartüf’ünü de sahneye koymuÅŸtum. Size ve okuyuculara son olarak yine mesleÄŸimden sözcükler kurmak isterim. Tiyatro müthiÅŸ bir düÅŸ kurma alanıdır. Asla düÅŸ kurmaktan vazgeçmemenizi öneririm. Çünkü bizi var eden ÅŸeyin düÅŸlerimiz olduÄŸunu düÅŸünürüm. DüÅŸ kurmaktan vazgeçmek, yaÅŸamdan vazgeçmektir. Sizler asla yaÅŸamdan vazgeçmeyin. Yoksa biz de yok oluruz. Tiyatro bizi biz yapan ÅŸeylerin toplamı olan bir sanat alanıdır. Etik, estetik, adalet duygusu ve bilincimizi var eden bir sanat alanından bahsediyoruz. Halkların kardeÅŸliÄŸine deÄŸer veren bir tiyatro, bize her zaman lazımdır. Tiyatro Ä°yidir. Sizler de iyi kalın. Hepinize SaÄŸlıklı günler dilerim.

N

A

Z

Ä°

F

​

U

S

L

U

​

​

​

​

bottom of page