François Coudray
Bir çocukluk var mı önümüzde, hâlâ, daima?
sağaltabilir mi çocuk sevda sancısını?
bir ova çizer genişleyen ve yakalar imgesini uzaklarda bir dağın
mavi çayırda ve soğuk firari suda ayakları resmeder
düşünü kurar çocuk başıboş bir gezintinin
bazı bazı çöker sözcükler ve sarsılır dünya
ve cam kenti, demir, beton, dumanlar kenti geçip gider
ve oyar bedenini parçalanmış çocuğun
*
asfaltın üzerine yatmış uçurumun çocuğu
sonu gelmeyen ezgi
ki bu
kavuran
kırıp dökmeden çıkan ezgi değil artık
gölgesiz kuleleriyle koca kentin
çukurlarında & y a-t-il encore, toujours, une enfance au-devant de nous ?
l’enfant peut-il guérir de la douleur d’aimer ?
il dessine une plaine qui s’évase et ravit au loin l’image d’une montagne
les pieds dans l’herbe bleue et l’eau froide fuyante
l’enfant rêve une errance
parfois les mots s’effondrent et le monde vacille
et la cite de verre, de fer, de béton, de fumées traverse et troue le corps de l’enfant déchiré
*
l’enfant de la falaise couché sur le bitume
chant sans fin
et ce n’est plus le chant
brulant
sans déchirure
au creux de la grand ville folle
de ses tours sans ombre