Paloma Hermina Hidalgo

Ölmek. Bir akşam, artık oynamak için hayli buruşmuş oyuncak bebekler, yükseliverir gökyüzüne; yanına giderler onları kristallere döndüren Tanrı'nın. Gökkubeye dikiyorum gözlerimi: en çıplak mavilikten, çok uzakta başka bebekler yakamozlanıyor. Söyle, ölmek, tüm gece süren bir şey midir?
Durup kalırsın tek kelime etmeksizin.
Ve yukarılarda sönüp yanan o hayatların,
aşağıda gezegenlerde vücuda gelen,
dokunuşunda kaynaşıp eriyenlerin düşüncesi... Bütün bunlar, karanlıkta olur biter. Görmeden birbirimizi. Kimin yüzünü bana uzattığını bilmeksizin. & Mourir. Un soir, trop rabougries pour jouer encore, les poupées montent au ciel, près de Dieu, qui les change en cristaux. Je fixe la voûte : du bleu le plus nu, d’autres poupées, très loin, brasillent. Et quand on meurt, dis, c’est pour toute la nuit ? Tu restes sans un mot. Et la pensée de ces vies qui, là-haut, s’éteignent, s’allument, de ce qui, tout là-bas, s’incarne en planètes, entre en fusion dans ta caresse. Cela dans l’obscurité. Sans se voir. Sans savoir quel visage tu me tends.